4369 Sayılı Kanuna İlişkin Genel Tebliğ
Seri No 1 (15.09.1998 t. 23464 s. R.G.)
Maliye Bakanlığından :
22/7/1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici
47, geçici 48 ve geçici 49 uncu maddelerin ve Katma Değer Vergisi Kanununa
eklenen geçici 13 üncü maddenin uygulamasına ilişkin olarak aşağıdaki
açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
1. AMAÇ
1. Bilindiği üzere; 4369 sayılı Kanunla Türk vergi sisteminde köklü
değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin başında, gelir vergisinin
konusunun yeniden tespit edilmesi gelmektedir. Yapılan düzenleme ile, gelirin
tespitinde "kaynak teorisinden", "net artış teorisine" geçilmiş ve kaynağı ne
olursa olsun bütün gelirler 1/1/1999 tarihinden itibaren gelir vergisinin
kapsamına alınmıştır. Daha önce bir gelir unsurunun vergilendirilebilmesi için
kanunda açıkça vergiye tabi olduğunun belirtilmiş olması gerekirken, yeni
düzenleme ile bir gelir unsurunun vergilendirilmemesi için kanunda açıkça
vergiden istisna edildiğine ilişkin bir hüküm bulunması gerektiği anlayışına
geçilmiştir. Vergi sisteminde yapılan bu düzenlemenin temel amacı kayıt dışı
ekonomiyi kayda almak ve vergi tabanının yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.
2. Yukarıda da belirtildiği üzere gelirin tespitinde net artış teorisine geçişle
birlikte istisnalar dışında vergilendirilmeyen herhangi bir gelir kalmamıştır.
Bu değişiklik sonucunda, gelir ile harcama ve servet artışı arasında bağlantı
kurulması ve bu yolla gelirin tespiti imkanı doğmuştur. Harcama ve servet
artışlarından hareketle gelirin tespiti, harcama veya servet artışı olarak
ortaya çıkan kıymetlerin, değişikliğin yapılmasından önce var olup olmadığının
belirlenmesi, bu tarihten önce var olan kıymetlerden karşılandığının tespiti
halinde ise bunların harcama veya servet artışının meydana geldiği döneme ait
gelirin tespitinde dikkate alınmaması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bu ise
ancak belli bir tarih itibariyle başlangıç noktası belirlenmesi ve bu tarih
itibariyle geçmişle bağlantının koparılması ile mümkündür: Bu amacı sağlamak
üzere Kanunda üç önemli düzenlemeye yer verimiştir. Bu düzenlemeler;
a) Sahip olunan kıymetlerin varlığının belli bir tarih itibariyle
kanıtlanması halinde, diğer kazanç ve iratlar bakımından geçmişe yönelik
tarhiyat yapılmaması,
b) Kayıtlarda yer almayan iktisadi kıymetlerin belli bir tarihe kadar kayda
alınması,
c) Kayıtlarda yer aldığı halde mevcut olmayan malların düzeltme işlemlerinin
yapılmasıdır.
2. YÖNTEM
3. Bir önceki bölümde anlatılan amaçlara ulaşmak için Gelir Vergisi Kanununa
eklenen geçici 47 nci maddede yapılan düzenleme ile, geçmişle ilişkinin
kesilmesi ve belli bir tarih itibariyle sahip olunduğu ispatlanan kıymetlerden
hareketle geçmişe yönelik inceleme yapılmaması öngörülmüştür. Maddede
belirtilen şekilde varlığı kanıtlanan kıymetlere ilişkin herhangi bir maddi
külfet, bir başka ifade ile vergileme öngörülmemiştir. Amaç, "diğer kazanç ve
iratlar" bakımından ileride yapılacak vergilemede geçmişle bağlantının
koparılması, bu kıymetlerin servet ve harcamalarda meydana gelen artışın
izahında kullanılabilmesinin sağlanmasıdır.
4. Mükelleflerin yeni vergi rejimine uyum sağlamaları ve kayıtlarıyla fiili
durumlarının uyumlu hale getirilebilmesi için Gelir Vergisi Kanununa geçici 48
ve geçici 49 uncu maddeler eklenmiştir. Söz konusu maddelerde, işletmelerinde
yer aldığı halde kayıtlarında yer almayan iktisadi kıymetler için envanter
bildirimi, işletmelerinde bulunmadığı halde kayıtlarında yer alan mallar için
de muhasebe işlemlerinin ceza ve faiz aranmaksızın mükellefler tarafından
yapılabilmesi öngörülmüştür.
5. Tebliğin izleyen bölümlerinde, belirtilen bu hükümlerle ilgili açıklamalara
ve Kanunun Maliye Bakanlığına verdiği usul ve esasları belirleme yetkisine
istinaden yapılan düzenlemelere yer verilmiştir.
3. HARCAMA VE TASARRUFLARIN VERGİLENDİRİLMİŞ KAZANÇLARDAN KAYNAKLANDIĞININ İZAH
VE İSPATI İLE İLGİLİ OLARAK 30 EYLÜL 1998 TARİHİNE KADAR YAPILACAK İŞLEMLER
3.1. Genel açıklama
6. 4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 47 nci madde ile,
Kanunun yayımı tarihi itibariyle sahip olunan ve varlığı Devlet tarafından veya
Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ve diğer kanaat getirici
vesikalarla ispat edilen kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalar
nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 82 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasına ve
Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendine
göre tarhiyat yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
7. Maddede ayrıca kanaat getirici vesika tabirinin; banka, banker, aracı
kurumlar ve benzeri mali kurumlar, posta idaresi, noterler, tapu, trafik gibi
kamu kurum ve kuruluşlarının kayıt ve belgeleri ile Vergi Usul Kanununda yer
alan belgeleri ifade ettiği belirlenmiştir. Vergi Usul Kanununun mükerrer 257
nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak fatura yerine geçen vesika olarak
kabul edilen veya düzenlenme zorunluluğu getirilen banka dekontu, işlem sonuç
formları, döviz alım ve satım belgeleri ve sigorta poliçeleri gibi belgeler de
bu kapsamda değerlendirilecektir.
8. 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle sahip olunan ve varlığı Tebliğin 6 ve
7 numaralı paragraflarında belirtilen şekilde ispatlanamayan, nakit para,
döviz, mevduat sertifikası ve benzeri kıymetlerin, 30 Eylül 1998 tarihinde
asgari bir gün süre ile Türkiyede kurulu mevduat kabulüne yetkili bankaların
Türkiyedeki şubelerinde bulundurulması gerekmektedir. Bu durumda, bu
kıymetlerden karşılanan mal edinimleri ve harcamalardan hareketle "diğer kazanç
ve iratlarla" ilgili olarak inceleme ve tarhiyat yapılmayacaktır. Ayrıca, bu
amaçla bulundurulan kıymetler vergi incelemelerinde hareket noktasını
oluşturmayacak ve delil olarak kullanılmayacaktrr.
9. 1/1/1999 tarihinden sonra harcama veya servette meydana gelen artışın
izahında;
a) 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle sahip olunan ve varlığı devlet tarafından
veya devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicillerle veya kanaat getirici
vesikalarla ispatlanan kıymetler,
b) 30 Eylül 1998 tarihinde asgari bir gün süre ile Türkiyede kurulu bankaların
Türkiyede bulunan şubelerinde tutulan nakit para, mevduat sertifikası, döviz ve
benzeri kıymetler,
kullanılabilecektir.
3.2. Harcama veya servetin 29 Temmuz 1998 tarihinde varlığı ispatlanan
kıymetlerle izahı
10. Geçici 47 nci madde hükmüne göre, 1.1.1999 tarihinden sonra harcama veya
servette meydana gelen artışın izahında, bu Kanunun yayımı tarihi olan 29
Temmuz 1998 tarihi itibariyle sahip olunan ve mevcudiyeti Devlet tarafından
veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller ile diğer kanaat getirici
vesikalarla ispat edilen kıymetler izah nedeni olarak kabul edilecektir.
3.2.1. Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan sicil ve kayıtlar
11. Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıtlar; tapu ve trafik
kayıtları ile diğer sicilleri, yasal yükümlülükler nedeni ile verilen
beyannameleri ifade etmektedir. Buna göre, 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle;
Tapu siciline kayıtlı gayrimenkuller
Tapu veya diğer sicillere kayıtlı haklar,
-
Trafik siciline kayıtlı taşıtlar,
-
Gemi siciline kayıtlı araçlar,
-
Uçak siciline kayıtlı sivil hava araçları,
-
Ticaret siciline kayıtlı ortaklık payları,
başka herhangi bir işleme gerek olmaksızın harcama ve servetin izahında kabul
edilecektir.
3.2.2. Kanaat getirici vesika
12. Maddede geçen kanaat getirici vesika tabirinden;
-
Bankalar ile bankerlerin yaptıkları işlemlerle ilgili kayıtlar ve
düzenledikleri belgeler,
-
Aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, özel finans kurumları, sigorta
-
şirketleri ve benzeri mali kurumların kayıtları ve düzenledikleri belgeler,
-
Posta idaresi nezdindeki çek hesabı,
-
Noter senetleri ve sözleşmeleri,
-
Defter tutan mükelleflerin kayıtları ile bu kayıtlarda yer alan ve Vergi Usul
Kanununun ikinci kitap üçüncü kısmında belirtilen fatura, gider pusulası,
müstahsil makbuzu, ücret bordrosu, kambiyo senetleri ve diğer kıymetli evrak
-
Şirketlerin ortaklık ve kooperatiflerin üyelik kayıtları,
gibi kayıt ve belgeler anlaşılacaktır.
13. Sayılan bu tür kayıt ve belgelerle, 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle varlığı
ispatlanan alacak, hak, nakit, mevduat ve benzeri kıymetler başka herhangi bir
işleme gerek kalmaksızın harcama veya servetin izahında kullanılabilecektir. Bu
tarih itibariyle, sayılan bu kayıt ve belgelerin yurtiçi veya yurtdışındaki
kişi ve kurumlara ait olmasının bir önemi bulunmamaktadır.
14. 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle yurtdışında bulunan kişi veya kurumların
kayıtlarında bulunan kıymetler 1/1/1999 tarihinden sonraki harcamaların veya
servet artışının izahında kullanılabilecektir. Ancak, 30 Eylül 1998 tarihi
itibariyle de bu kıymetlerin aynı kayıtlarda bulunması gerekmektedir.
Harcamaların veya servette ortaya çıkan artışın kaynağının bu kıymetlere
dayandırılması halinde bu kıymetlerin ilgili(kambiyo, gümrük, yabancı sermaye
gibi) mevzuatı çerçevesinde Türkiyeye getirildiğinin veya harcama ya da
servette artışa kaynak teşkil ettiğinin ispatı mükelletlere ait olacaktır.
3.3. 29 Temmuz - 30 Eylül 1998 tarihleri arasındaki işlemler
15. Geçici 47 nci maddenin Maliye Bakanlığına verdiği yetki çerçevesinde, 29
Temmuz 1998 tarihi itibariyle 11 ve 12 numaralı paragraflarda belirtilen
şekilde varlığı ispatlanamayan ancak bu tarihten sonra varlığı aşağıda
açıklandığı şekilde tevsik edilen kıymetler de izah nedeni olarak
kullanılabilecektir.
16. 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle herhangi bir kayıtta görünmemekle birlikte
bu tarihten sonra Devlet ya da Devlet güvencesinde tutulan kayıtlarda görülen
kıymetler, 30 Eylül 1998 tarihinde de aynı kayıtlarda yer almaları şartıyla,
başka bir işleme gerek olmaksızın harcama veya servet artışlarının izahında
kullanılabilecektir.
Örneğin; 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle varlığı tevsik edilemeyen parayla
edinilen bir gayrimenkulün tapu siciline tescil edilmesi ve 30 Eylül 1998
tarihi itibariyle bu kaydın devam etmesi halinde anılan tarihte ayrıca
yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır.
17. Anılan tarihler arasında Türkiyedeki banka, banker, özel finans kurumu,
aracı kurum ve sigorta şirketi gibi mali kurum kayıt ve belgeleri ile
ispatlanan kıymetler de 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle de aynı kayıtlarda yer
almaları şartıyla, başka bir işleme gerek olmaksızın harcama veya servet
artışlarının izahında kullanılabilecektir.
Örneğin; 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle varlığı 11 ve 12 numaralı
paragraflarda sayılan kayıt ye belgelerle tevsik edilemeyen dövizle edinilen
menkul kıymet yatırım fonu katılma belgesinin varlığının 30 Eylül 1998 tarihi
itibariyle ilgili kurum kayıt ve belgeleri ile ispatlanması yeterli olacaktır.
18. 29 Temmuz - 30 Eylül 1998 tarihleri arasında sermaye artırımı veya cari
hesap yoluyla işletmeye konulan varlıkların gerçekte var olduğunun kanıtlanması
gerektiği tabiidir.
19. 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle Tebliğin 3.2. bölümünde açıklanan şekilde
tevsik edilemeyen ve bu tarihten sonra yurtdışı bankalarda (off-shore veya
serbest bölgelerdeki bankalar dahil) ya da benzeri mali kurumlarda bulunduğu
belirtilen kıymetlerin izah ve ispat aracı olarak kullanılabilmesi mümkün
değildir. Bunların izah nedeni olarak kullanılabilmesi için 30 Eylül 1998
tarihinde en az 1 gün süre ile Türkiyede kurulu mevduat kabulüne yetkili
bankaların Türkiyedeki şubelerinde bulundurulması gerekmektedir.
20. Aynı kıymetin harcama veya servetin izahında mükerrer olarak dikkate
alınması Kanunun amacına aykırı olduğundan, 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle
varlığı ispatlanan bir kıymetin daha sonra şekil değiştirerek aynı kişi veya
farklı kişilerce mükerrer izah nedeni olarak kullanılması mümkün değildir. Bu
nedenle, 29 Temmuz 1998 tarihi itibariyle mevcudiyeti ispatlanan ancak daha
sonra (nakde dönüştürmek, hesaptan çekmek, satmak, bağışlamak, sermaye olarak
koymak veya yeni bir kıymet iktisap etmek suretiyle) şekil değiştiren
kıymetlerin 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle varlığının Tebliğin izleyen
bölümlerinde açıklandığı şekilde ispatlanması gerekecektir.
3.4. 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle asgari bir gün süre ile bankalarda
bulundurulacak kıymetler
21. 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle asgari bir gün süre ile bankalarda
bulundurulması gereken kıymetler şunlardır:
a) Nakit para,
b) Döviz
c) Mevduat sertifikası,
d) Benzeri kıymetler.
22. Nezdinde nakit para ve döviz bulunanların, bunları 30 Eylül 1998 tarihi
itibariyle bankada bulundurmaları gerekmektedir. Bu kıymetlerin bankada vadeli
veya vadesiz mevduat, yatırım ya da repo hesaplarında bulundurulmasının bir
önemi yoktur. Ayrıca, 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle bankada bulunması
şartıyla, paranın bu tarihten önceki bir tarihte yatırılması da mümkündür.
23. Bilindiği üzere, mevduat sertifikası uygulaması T.C. Merkez Bankasının 9711
sayılı Mevduat Sertifikaları Hakkında Tebliği ile son bulmuştur. Ancak
Tebliğde, yürürlükten kaldırılan yasal düzenlemelere göre çıkarılan mevduat
sertifikalarının vadeleri sonuna kadar geçerli olduğu belirtilmiştir. Vade
bitiminde hamili tarafından sertifikada belirtilen şubeye başvurulmaması
halinde, sertifikanın ana para ve tahakkuk eden faiz tutarı vadesiz hesaba
alınmakta, vade bitiminden itibaren 10 yıl içinde ibraz edilmeyen sertfikalar
ile buna ilişkin faiz tutarları hakkında 3182 sayılı Bankalar Kanununun 36 ncı
maddesine göre işlem yapılmaktadır. Buna göre halen uygulamada bulunmamakla
birlikte, vadesi geldiği halde ana parası ve faizi tahsil edilmemiş mevduat
sertifikası bulunanların, 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle sahip oldukları
sertfikaları bankalara ibraz ederek, bankada hamiline yazılı vadesiz mevduat
hesaplarının bulunduğunu tevsik etmeleri gerekmektedir. Tevsik, mevduat
sertifikasının üzerine banka tarafından kayıt düşülmesi veya mevduat
sertifikasının ait olduğu hesaba hesap sahibinin kimliğinin yazılması suretiyle
yapılacaktır.
24. Öte yandan, geçici 47 nci maddede yazılı haktan yararlanabilmek için,
maddede sayılan kıymetlerin benzerleri de asgari bir gün süre ile bankalarda
bulundurulacaktır. Maddenin üçüncü fıkrasında sayılanların benzerleri esas
olarak hamiline yazılı olan ve para, mevduat sertifikası gibi kolayca el
değiştirebilen kıymetlerdir. Buna örnek olarak çekler, hamiline yazılı menkul
kıymetler, özel finans kurumlarınca açılan hamiline yazılı hesaplar ve yabancı
kurumlar tarafından çıkarılan mevduat sertifikası benzeri kıymetler
gösterilebilir. Bunlardan özel finans kurumlarınca açılan hamiline yazılı hesap
sahipleri, 30 Eylül 1998 tarihinde bu hesapların kendilerine ait olduğunu, özel
finans kurumuna başvurarak tevsik edeceklerdir. Tevsik işlemi mevduat
sertifıkalarında olduğu gibi yapılacaktır. Yabancı kurumlarca çıkartılmış
mevduat sertifıkası benzeri kıymetleri bulunanlar ise; bu kıymetlerinin
varlığını 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle 25 numaralı paragrafta yazılı
kıymetlerde olduğu gibi tevsik edeceklerdir.
25. 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle elinde hamiline yazılı (çek, tahvil, hazine
bonosu, hisse senedi veya ilmühaberi vb) menkul kıymet bulunduranların
harcamalarını veya servetlerinde meydana gelecek artışı belirtilen bu
kıymetlerle izah edebilmeleri için;
-
Çeklerin; keşidecisinin adı - soyadı veya ünvanı, tarihi, tutarı, numarası ve
ilgili banka şubesine ilişkin bilgilerin yazılı olduğu bir bordronun,
-
Hisse senetleri ve ilmühaberlerin; hangi şirkete ait olduğunu, nominal bedeli,
adedi, varsa seri ve tertip numarası bilgilerini gösterir bir belgenin,
-
Hazine bonosu, her türlü tahvil ve benzerlerinin (varlığa dayalı menkul kıymet,
gelir ortaklığı senedi, vs); cinsi, tertibi, adedi, nominal bedeli ve vadesi
ile ilgili bilgilerin yer aldığı bir belgenin,
tevdi edenin hüviyetinin fotokopisi ve söz konusu menkul kıymetlerin asılları
ile birlikte 30 Eylül 1998 tarihine kadar Türkiyede kurulu bir bankanın
Türkiyedeki şubesine teslim edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde bankalara teslim
edilen menkul kıymetler, 1 Ekim 1998 tarihinden itibaren istemesi halinde
sahibine iade edilecek, bu kıymetlere ilişkin bilgilerin yer aldığı bilgi ve
bordrolar ile hüviyet fotokopileri bankalarca gerektiğinde ibraz edilmek üzere
saklanacaktır.
26. İşletmelere ait nakit para, döviz, mevduat sertifikası ve benzerleri işletme
kayıtlarında izlendiğinden, bu madde kapsamına girmemektedir. Bununla birlikte,
30 Eylül 1998 tarihi itibariyle işletmelere ait kıymetlerin ortaklarca izah
nedeni olarak kullanılması mümkün olmadığından, işletmelerin bankalardaki
mevduatının çekilmesi veya işletmenin kasa hesaplarında günlük ihtiyacının
üzerinde nakit bulunması özel inceleme nedeni olacaktır.
27. İşletme sahiplerinin işletme dışındaki varlıkları ile deftere tabi olmayan
çiftçiler, serbest meslek erbabı, ücretli, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı
sahipleri ve sair kazanç ve irat elde edenlerin söz konusu varlıklarını
yukarıda açıklanan şekilde bankalarda bulundurmaları gerekmektedir. Vergi
mükellefi olmamakla beraber, bankalarda bir gün süre ile bulundurulması gereken
varlıkları olanların da, aynı şekilde hareket etmeleri gerektiği açıktır.
28. Kıymetlerin bankalarca bloke edilmesi veya bloke hesaplarda
bulundurulması zorunluluğu olmayıp herhangi bir hesapta 30 Eylül 1998 tarihi
itibariyle en az bir gün süre ile bulunması varlığının tevsiki açısından
yeterlidir.
29. Öte yandan, bankaların, aracı kurumların, özel finans kurumlarının ve
benzeri mali kurumların kayıtlarında 30 Eylül 1998 tarihinden önceki bir tarih
itibariyle yer alan ve bu tarih itibariyle de aynı hesaplarda bulunmaya devam
eden kıymetlerle ilgili olarak herhangi bir işlem yapmaya gerek
bulunmamaktadır. Bu hesaplarda yer alan paralar, herhangi bir işlem yapmaya
gerek bulunmaksızın, tasarruf veya harcamanın bu kıymetlerden karşılandığının
izahında kabul edilecektir.
30. Nakit para, döviz, mevduat sertifikası ve benzeri kıymetler, 30 Eylül 1998
tarihi itibariyle 1 gün süre ile sadece Türkiyede kurulu bankaların Türkiyede
bulunan şubelerinde bulundurulabilecektir.
3.5. Senetli ve senetsiz alacaklar, değerli mallar, nama yazılı veya borsada
işlem gören hisse senetleri ve diğer kıymetler ile ilgili uygulama
31. Senetli ve senetsiz alacaklar serbest delil sistemi ve Vergi Usul Kanununun
3 üncü maddesi çerçevesinde incelemelerde izah edilebilecektir. Dolayısıyla
alacak senetlerinin bankalara tevdii gerekmemektedir. Alacakların izah ve ispat
aracı olarak kullanılabilmesi, bu alacakların gerçek bir alacak borç ilişkisine
dayanmasına diğer bir deyişle hatır senedi olmamasına bağlıdır.
32. Değerli mallar (altın, mücevher, antika eşya, tablo vb), nama yazılı hisse
senetleri ve benzeri kıymetlerin 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle herhangi bir
kurum veya kuruluşta bulundurulmasına veya beyan edilmesine gerek
bulunmamaktadır. Bunların varlığı da serbest delil sistemi ve Vergi Usul
Kanununun 3 üncü maddesi çerçevesinde incelemelerde izah edilebilecektir. Bu
ispatın çok çeşitli şekillerde yapılması mümkün olup bazıları şöyle
sayılabilir.
-
Nama yazılı veya borsada işlem gören hisse senetlerinin varlığı, Takasbankta
saklananlar için Takasbank kayıtları, hisse senedi pay defteri kayıtları, elden
çıkarılması sırasında düzenlenecek belgeler vasıtasıyla ispat edilebilecektir.
-
Altın ve diğer madenlerle kıymetli tablo ve antika gibi eşyanın varlığı, bu tür
kıymetlerin elden çıkarılması sırasında düzenlenecek veya alınacak "kanaat
getirici vesikalarla" ispatlanacaktır.
3.6. Diğer hususlar
3.6.1. Bankalarda bulundurulacak kıymetler için asgari sınır
33. 4369 sayılı Kanunda 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle asgari bir gün süre ile
bankalarda bulundurulacak kıymetler için bir alt limit öngörülmemiştir.
İsteyenler kanunda yer alan istisna tutarını da dikkate almak suretiyle,
gelecekte izah nedeni olarak kullanmayı düşündükleri kıymetlerini bankalarda
bulundurabilecektir.
3.6.2. Bankalarda bulundurulan kıymetler üzerinden herhangi bir vergileme
yoktur.
34. 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle sahip olunan veya bu tarih itibariyle
bankalarda bulundurulan kıymetler üzerinden herhangi bir vergileme söz konusu
değildir.
3.6.3. Vergi incelemeleri
35. Bilindiği üzere, diğer kazanç ve iratlarla ilgili olarak tarhiyat 1.1.1999
tarihinden sonraki dönemler için yapılabilecektir. 30 Eylül 1998 tarihi
itibariyle bankalarda bu amaçla bulundurulacak kıymetlerden hareketle vergi
incelemesi yapılamayacağı gibi diğer kanunların uygulanması bakımından da bu
kıymetlerden hareket edilmeyecektir.
36. Öte yandan, bankalarda açılan hesaplar ve yapılan bildirimler
vergilendirmeyle ilgili olduğundan banka çalışanları da bu bilgiler dolayısıyla
vergi mahremiyeti kapsamına girecektir. Dolayısıyla vergi idaresinin yetkili
kıldığı kişiler dışındakilere bu bilgiler verilmeyecektir. Ancak, Maliye
Bakanlığı bu bilgilerin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığı konusunu her zaman
araştırabilecektir.
3.6.4. Hukuki durumun gerçek duruma uygun hale getirilmesi
37. Mevcudiyeti Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıtlarla
ispat edilen kıymetlerden hareketle geçmişe yönelik inceleme yapılmayacaktır.
Bu hüküm gereği, sahip olunan varlıkların mevcudiyetinin ispatı çok önemlidir.
Bu nedenle, sahip olunan ancak varlığı hükümde belirtilen şekilde ispat
edilemeyen kıymetlerin, 30 Eylül 1998 tarihi itibariyle varlığının ispatı için
gerekli hukuki işlemlerin bu tarihe kadar tekemmül ettirilmesinde yarar
bulunmaktadır.
38. Örneğin;
- Birden fazla kişiye ait olmakla birlikte güven esasına dayalı olarak bir kişi
adına açılmış bulunan bankalardaki mevduat hesaplarının izah nedeni olarak
kullanılabilmesi için gerçek durumun hesaplara işletilmesi gerekmektedir.
- Adına tapu tescili işlemi yapılmamış bir arsası bulunan kişinin ileride bu
arsayı satarak bir daire alması durumunda, bu dairenin alış bedelinin 30 Eylül
1998 tarihinden önce sahip olunan arsa satışından karşılandığının ispatı mümkün
olmayacaktır. Bu nedenle, 30 Eylül 1998 tarihine kadar arsanın tapu tescil
işleminin yapılmasında büyük yarar bulunmaktadır.
- Fiilen el değiştirmesine rağmen trafikte tescili yapılmamış araçların izah
nedeni olarak kullanılabilmesi için iktisap eden kişi adına tescil işleminin
yapılmış olması gerekmektedir.
3.6.5. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının durumu
39. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının vergi kanunları karşısındaki durumu
210 sayılı Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır. Buna göre
çalışma veya oturma izni alarak 6 aydan daha fazla süreden beri yurtdışında
yaşayan Türk vatandaşları dar mükellef kabul edildiklerinden 30 Eylül 1998
tarihi itibariyle Gelir Vergisi Kanununun geçici 47 nci maddesi uygulaması
bakımından herhangi bir işlem yapmalarına gerek bulunmamaktadır. Bu kişilerin
Türkiyeye kesin dönüş yaptıkları sırada veya yurtdışında bulundukları
dönemlerde kambiyo ve gümrük mevzuatı çerçevesinde Türkiyeye getirdikleri
kıymetleri izah vasıtası olarak kabul edilecektir. Ancak bu kişilerin Türkiyede
bulunan varlıkları için Tebliğin diğer bölümlerinde yapılan açıklamalar
çerçevesinde hareket etmeleri gerekmektedir.
40. Öte yandan, yabancı ülkelerde çalışma ve oturma izni alarak 6 aydan fazla
süre yaşayanların sadece kendileri dar mükellef sayılmaktadırlar. Bu kişilerin
Türkiyede yaşayan yakınları tam mükellef sayıldıklarından bunlar diğer tam
mükellefler gibi hareket edeceklerdir.
3.6.6. Aile bireylerinin durumu
41. 4369 sayılı Kanunla aile reisi beyanı kaldırılarak aile bireylerinin kendi
gelirlerini beyan etmeleri öngörülmüştür. Bu nedenle aile bireylerinin bu
Tebliğ kapsamına giren kıymetlerini kendi adlarına tevsik etmeleri
gerekmektedir.
4. FATURASIZ MAL BEYANI
42. 4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 48 inci madde
hükmü ile, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, işletmelerinde mevcut
olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia; makine, teçhizat ve demirbaşlarını
yasal kayıtlarına intikal ettirmek suretiyle, kayıtlarını fiili duruma uygun
hale getirmelerine imkan sağlanmıştır.
4.1. Kapsam
43. Faturasız emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kayıtlara intikal
ettirilmesine imkan veren düzenleme, bütün gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerini kapsamaktadır. Uygulama kapsamına; ferdi işletmeler, adi
ortaklıklar, kollektif şirketler, adi komandit şirketler ile sermaye
şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu müesseseleri, dernek ve vakıflara ait
iktisadi işletmeler dahil bulunmaktadır.
4.2. Değerleme ve beyan
44. Uygulama kapsamında olup faturasız emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını
kayıtlarına intikal ettirmek isteyen mükellefler; işletmelerinde mevcut olduğu
halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını 30
Ekim 1998 tarihine kadar bir envanter listesi ile katma değer vergisi yönünden
bağlı oldukları vergi dairelerine bildireceklerdir. Bu kıymetler, bildirim
tarihindeki rayiç bedelle değerlenmek suretiyle bildirimlerde gösterilecektir.
Rayiç bedel, o kıymetin değerleme günü itibariyle normal alım satım bedelidir.
Dolayısıyla bu bedel, mükellefin kendisi tarafından bizzat tespit edilebileceği
gibi bağlı olduğu meslek kuruluşuna da tespit ettirilebilecektir. Bildirilen
kıymetler yasal kayıt süresi içerisinde kayıtlara intikal ettirilecektir.
Envanter listesinin şekli en az aşağıdaki bilgileri ihtiva etmek şartıyla
serbestçe (bilgisayar dökümü dahil) belirlenebilecektir.
a) Mükellefiyete ilişkin bilgiler;
-
Adı soyadı veya ünvanı,
-
Vergi dairesi,
-
Vergi numarası,
-
Adresi.
b) Emtia, makine, teçhizat veya demirbaşlara ilişkin bilgiler;
-
Cinsi,
-
Miktarı,
-
Rayiç bedeli.
45. Bu madde hükmüne göre bildirilecek emtia; alım satım işletmelerinde satışa
hazır malları, imalatçı işletmelerde ise hammadde, malzeme, yarı mamül ve mamül
malları ifade etmektedir. Aynı şekilde inşaat işletmelerinin (yıllara yaygın
inşaat onarım işi, kat karşılığı veya kendileri adına inşaat yapıp satanlar)
varsa inşa edilen ve emtia niteliğindeki gayrimenkulleri (daire, dükkan vs) ile
üretimde kullandıkları demir, çimento, tuğla gibi ilk madde ve malzemelerini
veya yarı mamullerini de bildirmeleri mümkündür.
4.3. Bildirilen malların satış bedelinin beyan edilen değerinin altında
olamayacağı
46. Geçici 48 inci madde hükmüne göre kayıtsız stok bildiren mükellefler bu
mallarını satmaları halinde, defterlere kaydedilecek satış bedeli kayıtlı
değerinden düşük olamayacaktır. Gerçek satış bedelinin kayda alınan bedelden
düşük olması halinde, kazancın tespitinde kayıtlı bedel dikkate alınacaktır.
Ancak, amortismana tabi bir iktisadi kıymetin satılması halinde, birikmiş
amortismanlar daha önce gider yazılmamış olduğundan mali karın tespitinde
dikkate alınmayacaktır.
4.4. Vergisel yükümlülükler
47. Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 48 inci madde uyarınca beyan edilerek
kayıtlara intikal ettirilen emtia, makine teçhizat ve demirbaşların bedeli
üzerinden Katma Değer Vergisi Kanununa 4369 sayılı Kanunla eklenen geçici 13
üncü madde uyarınca katma değer vergisi hesaplanarak, 2 No.lu Beyanname ile
sorumlu sıfatıyla beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir.
48. Söz konusu madde hükmüne göre katma değer vergisi;
a) Makine, teçhizat ve demirbaşların bedeli üzerinden % 10
b) Genel ve yükseltilmiş orana tabi emtianın bedeli üzerinden % 10,
c) Diğer emtianın bedeli üzerinden, emtianın tabi olduğu oranın yarısı,
dikkate alınmak suretiyle hesaplanacaktır. Katma değer vergisinin matrahı
envanter listesi ile bildirilen emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç
bedelleridir.
49. Beyan edilen emtia üzerinden hesaplanan katma değer vergisi genel esaslar
çerçevesinde mal ve hizmet teslimleri üzerinden hesaplanan katma değer
vergisinden indirilecektir. Ancak makine, teçhizat ve demirbaşların bedeli
üzerinden hesaplanarak ödenen katma değer vergisinin indirimi mümkün olmayıp bu
tutar gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının belirlenmesinde gider olarak
dikkate alınacaktır.
50. Öte yandan, bu hüküm uyarınca beyanda bulunan mükelleflere, Katma Değer
Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin 2 numaralı fıkrası hükmü uyarınca belgesiz
mal bulundurduğu gerekçesiyle malın emsal bedeli üzerinden cezalı olarak resen
tarhiyat yapılmayacaktır.
4.5 Beyan edilen kıymetlerin kayıtlara intikali
51. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, aktiflerine intikal
ettirdikleri emtia için pasifte ayrı bir karşılık hesabı açacaklardır. Aynı
şekilde, makine, teçhizat ve demirbaşlar için de pasifte karşılık hesabı
açılacaktır. Belgesiz iktisadi kıymetin iktisabı için çek, senet veya başka bir
değer verilmişse karşılık olarak bunlarla igili hesap gösterilecektir.
52. Öte yandan; makine, teçhizat ve demirbaşlar ayrıca envantere kaydedilecek ve
ayrılan karşılık birikmiş amortisman olarak kabul edilecektir.
53. İşletme hesabı esasına göre defter tutanlar ise beyan ettikleri emtiayı
defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydedeceklerdir.
Örnek:
(A) Limited Şirketi, stoklarında bulunan ancak kayıtlarında yer almayan (x)
malına ilişkin envanter listesini hazırlamıştır. Genel oranda katma değer
vergisine tabi olan bu malın kendisi tarafından belirlenen rayiç bedeli 1
milyar liradır. Şirketin bu bildirimine ilişkin muhasebe kayıtları aşağidaki
şekilde olacaktır.
----------------------------------- / -------------------------------
153 TİCARİ
MALLAR
1.000.000.000 TL.
191 İNDİRİLECEK
KDV
100.000.000 TL.
525 KAYDA ALINAN EMTİA
KARŞ. 1.000.000.000 TL.
(GVK Geçici Madde 48)
360 ÖDENECEK VERGİ VE
FONLAR
100.000.000 TL.
(Sorumlu sıfatı ile ödenecek KDV)
----------------------------------- / -------------------------------
Bu malın satılması halinde kayıtlara intikal ettirilecek satış bedeli 1 milyar
liranın altında olamayacaktır.
Örnek:
(B) Anonim Şirketi kayıtlarında yer almayan makine ve cihazlarını bildirmek
istemektedir. Sabit kıymetlerin mükellefçe belirlenen rayiç bedeli 2 milyar
lira olup envantere alınmasına ilişkin muhasebe kayıtlârı aşağıdaki şekilde
yapılacaktır.
----------------------------------- / -------------------------------
253 TESİS, MAKİNA VE
CİHAZLAR
2.000.000.000 TL
689 DİĞER OLAĞANÜSTÜ GİD. VE
ZAR. 200.000.000 TL
257 BİRİKMİŞ
AMORTİSMANLAR
2.000.000.000 TL
(GVK Geçici
Madde 48)
360 ÖDENECEK VERGİ VE
FONLAR
200.000.000 TL
(Sorumlu
sıfatı ile ödenecek KDV)
----------------------------------- / -------------------------------
5. KAYITLARDA YER ALDIĞI HALDE MEVCUT OLMAYAN MALLARIN BEYANI
54. 4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 49 uncu madde
hükmü ile, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, kayıtlarında yer aldığı
halde işletmelerinde mevcut olmayan mallarını 30 Eylül 1998 tarihine kadar
faturalamak ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle
kayıt ve beyanlarına intikal ettirmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma
uygun hale getirmeleri imkanı verilmiştir.
5.1. Kapsam
55. Düzenleme, bütün gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır.
Uygulama kapsamına; ferdi işletmeler, adi ortaklıklar, kollektif şirketler, adi
komandit şirketler ile sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu
müesseseleri, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler dahil bulunmaktadır.
5.2. Belge düzeni
56. Madde kapsamında düzenlenecek faturalarda alıcıya ilişkin bilgiler yerine,
"4369 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 49 uncu madde
çerçevesinde düzenlenmiştir" ibaresi yazılacaktır.
5.3. Denetleme
57. Faturada yer alacak bedel, söz konusu malla aynı neviden malların gayri safi
kar oranı dikkate alınarak tespit edilecektir. Gayri safı kar oranının yasal
kayıtlardan tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek
odalarının belirleyeceği oranlar esas alınacaktır.
5.4. Vergisel işlemler ve muhasebe kayıtları
58. 56 numaralı paragrafta açıklanan şekilde faturalanan ve yasal defterlere
kaydedilen mallarla ilgili işlemler, normal satış işlemlerinden bir farklılık
arz etmemektedir. Faturada malın tabi olduğu oranda katma değer vergisi
hesaplanacak ve ilgili dönem beyannamesine dahil edilecek, yıllık gelir veya
kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında da dikkate alınacaktır.
59. Fatura bedeli "600 Yurtiçi Satışlar", faturada hesaplanan katma değer
vergisi de "391 Hesaplanan KDV" hesabına alacak yazılmak suretiyle kayıtlara
intikal ettirilecektir. Bu hesapların karşılığını teşkil edecek borçlu hesap
uygulamayı yapan, mükellefçe gerçeğe uygun olarak tespit edilecektir. Gerçek
durum ile kayıtlar arasındaki farklılık faturasız satışlardan kaynaklanmaktadır
ve faturasız satılan malların karşılığında işletme aktif kalemlerinden birinde
artış olması gerekmektedir. Bu artış nakit para, banka hesabında alacak, alacak
senedi, çek ve benzeri değerler şeklinde olabilir. Dolayısıyla, mal çıkışı
karşılığında aktif değer olarak işletmede ne varsa veya işletmede beyan
tarihinde bu artış ne olarak görülüyorsa, buna ilişkin hesaplara kayıt
yapılması gerekmektedir. Aktif hesaplarda meydana gelen artışın ortaklar
tarafından işletmeden çekilmiş olması halinde, "231. Ortaklardan Alacaklar"
hesabına, artışın herhangi bir şekilde tespit edilememesi halinde "689 Diğer
Olağan Dışı Gider ve Zararlar" (Beyannamenin düzenlenmesi sırasında kanunen
kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır) hesabına borç kaydı
yapılacaktır.
Örnek:
(C) Kollektif Şirketi, kayıtlarında yer aldığı halde stoklarında mevcut olmayan
mallarını faturalayarak kayıtlarını fıili duruma uygun hale getirmek
istemektedir. Şirketin ticaretini yaptığı genel oranda KDV ne tabi olan (z)
malının kayıtlarında bulunan ancak stoklarda yer almayan miktarı 10 ton olup
kendi kayıtlarına göre bu malın birim mal,yeti 100.000 TL/Kg ve gayri safı
karlılık oranı ise % 10 dur. (C) Kollektif Şirketi bu mala ilişkin
düzenleyeceği faturada 1.100.000.000 TL satış bedeli ve 165 milyon TL KDV
gösterecektir. Düzenlenen bu faturanın muhasebe kayıtlarına intikali aşağıdaki
şekilde olacaktır.
----------------------------------- / -------------------------------
689 DİĞER OLAĞANÜSTÜ GİD. VE ZAR. 1.265.000.000 TL
(Kanunen kabul edilmeyen gider)
600 YURTIÇİ
SATIŞLAR
1.100.000.000 TL
(GVK Geçici Madde 49)
391 HESAPLANAN
KDV
165.000.000 TL
60. Bu kayıtta yer alan 689 numaralı hesap yerine gerçek duruma uygun olması
halinde diğer hesaplardan; kasa, banka, çek, alacak senedi veya cari
hesaplardan biri kullanılabilecektir. Örneğin, kayıtsız yapılan satış
karşılığında alacak senedi alınmış olması halinde kayıt aşağıdaki şekilde
olacaktır.
----------------------------------- / -------------------------------
121 ALACAK
SENETLERI
1.265.000.000 TL
600 YURTIÇİ
SATIŞLAR
1.100.000.000 TL
(GVK Geçici Madde 49)
391 HESAPLANAN
KDV
165.000.000 TL
----------------------------------- / -------------------------------
61. Geçici 49 uncu madde, yılı içinde ödenmesi gereken vergilerin ödeme
sürelerinde değişiklik yapma konusunda Maliye Bakanlığına yetki vermektedir. Bu
nedenle geçici 49 uncu madde hükmünden yararlanan mükellefler bu madde uyarınca
ödemeleri gereken katma değer vergisini, isterlerse biri vade tarihinde (26
Ekim 1998), diğerleri takip eden aylarda olmak üzere (Kasım ve Aralık 1998
aylarının 25 ine kadar) üç eşit taksitte ödeyebileceklerdir. Bu hükümden
yararlanmak isteyen mükellefler taksitle ödeme isteklerini belirten bir yazıyı
beyanname ekinde ilgili vergi dairesine vereceklerdir. Taksitlendirilecek
verginin hesaplanmasında, mükellefin katma değer vergisi beyannamesine göre
ortaya çıkan ödenecek katma değer vergisinin öncelikle bu işlemden
kaynaklandığı kabul edilecektir. Örneğin; geçici 49 uncu madde uyarınca
hesaplanan KDV tutarı 3 milyar TL olan bir mükellefin, ilgili dönem KDV
beyannamesine göre ortaya çıkan ödenecek KDV tutarının 4 milyar TL olması
halinde, bu verginin 3 milyar liralık kısmının geçici 49 uncu madde uyarınca
hesaplanan vergiden kaynaklandığı kabul edilecek ve bu tutar
taksitlendirilebilecektir. Ödenecek KDV nin geçici 49 uncu maddeye göre
hesaplanan KDV den daha düşük olması halinde, herhangi bir oranlama yapılmadan
ödenecek KDV nin tamamı taksitlendirilecektir.
62. Fatura düzenlenmek suretiyle bu bölümde açıklandığı şekilde kayıtlara
intikal ettirilen malların daha önceki dönemlerde satıldığının tespit edilmesi
halinde, geçmişe yönelik tarhiyat yapılmayacak, ceza ve faiz uygulanmayacaktır.
6. YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLERİN SORUMLULUĞU
63. Tam tasdik sözleşmesi çerçevesinde daha önceki dönemlerine ilişkin rapor
düzenlenmiş bulunan mükelleflerin, geçici 48 ve geçici 49 uncu madde
hükümlerinden yararlanmaları halinde, raporu düzenleyen yeminli mali müşavirin
bu işlemlerle sınırlı olarak sorumluluğu aranmayacaktır.
7. DİĞER KANUNLARIN UYGULANMASI
64. 4369 sayılı Kanun bir af kanunu olmadığı gibi işlenmiş olan suçların
takibatını önlemeye yönelik hükümler de içermemektedir. Kanunla Gelir Vergisi
Kanununa eklenen geçici 47, geçici 48 ve geçici 49 uncu maddeleri münhasıran
vergi ile ilgili yükümlülüklere ilişkindir. Bu nedenle bu bildirimler;
-
765 sayılı Türk Ceza Kanunu,
-
1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun,
-
1615 sayılı Gümrük Kanunu,
-
1567 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun,
-
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanunu,
-
4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun
ve diğer kanunlar gereği soruşturma ve inceleme başlatılması için
kullanılmayacaktır. Diğer bir ifade ile bu bilgiler soruşturma ve takibatların
hareket noktası olmayacağı gibi yasal görevi gereği bu bilgilere sahip olanlar
bunları Maliye Bakanlığı ve yargı organları dışında hiç bir kişi veya kuruma
vermeyeceklerdir.
8. DİĞER HUSUSLAR
65. Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 47, geçici 48 ve geçici 49 uncu
maddeler ile Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 13 üncü maddeye
ilişkin olarak yapılan işlem ve bildirimlerin doğruluğu Maliye Bakanlığınca
incelenebilecektir.
66. Bu maddelerin uygulanması konusunda Tebliğde açıklanan konulara ve diğer
hususlara ilişkin tereddütlerin doğması halinde Maliye Bakanlığına
başvurulacaktır.
Tebliğ olunur.